!!! BARIŞ için YARIŞ >>> UYGAR TÜRKİYE
Prof.Dr. Haluk ÇEÇEN / Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul ( 2009 / 3-11-13 )
ÇEÇEN kökenli bir TÜRK Vatandaşı ( Baba tarafı Çeçen, Anne tarafı Türkmen ) ( tipik bir etnik birliktelik . . . tipik bir Türk Vatandaşı ) aşağıdaki samimi duygu, düşünce ve önerilerini -onlarca değişik etnik kökeni buluşturan- tüm TÜRK Vatandaşları ile paylaşıyor . . .
Sevgili KARDEŞLERİM,
Ben “ TOPLUMSAL BARIŞ ” konusunda duyarlı ve üzerine düşeni yapmaya hazır olan bir vatandaşınızım. Son dönemde, Güneydoğu Anadolu’da yaşanan “Kardeş Kavgası”ndan ve toplumda -özellikle siyasi partiler arasında- yaşanan iletişim kopukluklarından çok huzursuz oldum. Neticede, oturduğum yerden başkalarını eleştirmek yerine, yaşanan terslikleri düzeltmeye dönük duygu, düşünce ve önerilerimi sizlerle paylaşmaya karar verdim :
“Toplumsal Barış” gibi zor bir hedefe ulaşabilmek için öncelikle gerçekçi ve genel kabul gören bir iletişim çerçevesi gerekir.
Ben de, her dinden ve her etnik kökenden gelen, değişik yaşam tarzlarını benimseyen vatandaşlarımızın uygun bulabilecekleri, bir Toplumsal İletişim, Uzlaşma ve İşbirliği Çerçevesi oluşturmaya katkıda bulunabilmek için, ortak tarihimizin bu önemli aşamasında gündeme gelen konulardaki düşünce ve önerilerimi özetleyen bir,“TOPLUMSAL BARIŞ >>> UYGAR TÜRKİYE BİLDİRGESİ” hazırladım.
Toplumu huzursuz eden belirsizlik, kararsızlık, hedefsizlik ve güvensizlik bulutlarını el birliği ile dağıtmalıyız. Gönül ister ki,
> Tüm siyasi partilerimiz bu bildirgeyi benimsesinler. Onlar da bu konunun milletimiz için yaşamsal önemde olduğunu takdir etsinler. Toplumsal Barış için İletişim+Uzlaşma+İşbirliği köprüleri kurarak diğer kurumlara önderlik etsinler.
> Siyasi partileri de diğer kurumlar ( kamusal ve özel ), STK’lar ( sivil toplum kuruluşları ), üniversiteler ve tüm vatandaşlar -öncelikle gençler- takip etsinler.
> Böylece başlatılacak yeni dönemde, milli beraberlik bilincini canlı tutabilelim. Milletin kaynaşmasına yardımcı olacak etkinliklerle kutlanmasını önerdiğimiz, “Toplumsal Kaynaşma Bayramı”nı da her yıl huzur içinde kutlayabilelim.
TOPLUMSAL BARIŞ < > UYGAR TÜRKİYE BİLDİRGESİ TÜRKİYE’deki yaşam şartlarını “ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ”ne ulaştırmak için, “SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA SEFERBERLİĞİ”ni başlatan biz, UYGAR TÜRKİYE GÖNÜLLÜLERİ, “SÜRDÜRÜLEBİLİR BİRLİKTELİK” için de, aşağıdaki ilkeler çerçevesinde, vatanımızda “TOPLUMSAL BARIŞ”ı sağlamaya kararlıyız.
1 ) BİZ -ETNİK DEĞİL, ORTAK DEĞERLERİMİZ ÇERÇEVESİNDE- “TÜRKİYECİYİZ”
2 ) “EŞİT VATANDAŞLIK” TEMELİNDE, MİLLİ HEDEFİMİZ ; “UYGAR TÜRKİYE”
3 ) “EŞİTLİK” için… “AYRIMCILIK” YAPMAYACAK, “AYRICALIK” İSTEMEYECEĞİZ
4 ) LAİK DEVLET BASKICI DEĞİL, İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KORUYUCU OLACAK
5 ) ÜNİTER ve SOSYAL DEVLET TÜM VATANI, TÜM VATANDAŞLARI,
DEMOKRASİYİ, İNSAN HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİNİ KORUYUP GELİŞTİRECEK
6 ) VATANIMIZA, ORTAK DEĞERLERİMİZE, ÇIKARLARIMIZA ve GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ. EMPERYALİST BÖL-YÖNET OYUNLARINA GELMEYECEĞİZ
7 ) ÖNYARGISIZ İLETİŞİM+UZLAŞMA+İŞBİRLİĞİ ( İUİ ) KÖPRÜLERİ KURACAĞIZ, GELECEĞİ -GEÇMİŞE TAKILMADAN- KURACAĞIZ
8 ) ATATÜRK’ün “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” İLKESİ ÇERÇEVESİNDE KENETLENEREK DÜNYAYA ÖRNEK OLACAĞIZ
9 ) BARIŞI SAĞLAMAK -SADECE DEVLETİN, HÜKÜMETİN, SİYASİ PARTİLERİN, STK’LARIN DEĞİL- HEPİMİZİN GÖREVİDİR.
10 ) HEPİMİZ BARIŞ İÇİN YARIŞACAĞIZ. BARIŞI SAĞLAYIP UYGAR TÜRKİYE HEDEFİMİZE ODAKLANACAK ve 2023’ü HEP BERABER KUTLAYACAĞIZ
Yukarıdaki “TOPLUMSAL BARIŞ BİLDİRGESİ”ni açıklamadan önce, ilgili önerilerimin temelini oluşturan “VATAN-VATANDAŞ ve “DEVLET-MİLLET kavramlarından anladıklarımı -ayrıntılara girmeden- özetlememde yarar var ;
İlkokul Yurttaşlık Bilgisi derslerinde öğrendiğimiz gibi, Yurt=Vatan yeryüzünde insanların topluca yaşadıkları, sınırları belli ve içinde yaşayanların oraya geleneksel bağlarla bağlı oldukları yaşam alanlarına denir. Yurttaş=Vatandaş, bir vatanda -o vatanın maddi, manevi, kültürel ve idari yaşam kuralları ve vatandaşlık hukuku çerçevesinde- yaşayan ( orada doğmuş veya oraya göç etmiş ) insanlar, o vatanın Vatandaş’ larıdır”. Bir vatanda yaşayan vatandaşların tümüne “Millet” denir. O vatanı yöneten siyasal ve bürokratik yapıya ise “Devlet” denir. Kişinin etnik kökeni, dini-mezhebi, ana dili, geldiği yer ve yaşam tarzı ile ilişkileri olmayan yukarıdaki çağdaş tanımlar, sade oldukları kadar gerçekçi ve birleştirici de oldukları için, kolayca anlaşılırlar ve yaygın kabul görürler. Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir“ ve “Ne mutlu Türküm diyene” söylemleri de yukarıdaki çağdaş tanımlarla tam uyumludur. Sıra dışı bir uz görü yansıtan bu güçlü söylemler şöyle açıklanabilir ; “Arkadaş, bu vatanın ismi TÜRKİYE’dir, vatandaşlarına TÜRK, milletine TÜRK MİLLETİ, devletine TÜRKİYE CUMHURİYETİ denir. Yabancılar da yüzyıllardır vatanımızı, milletimizi, devletimizi bu isimlerle tanımlıyorlar ( Marka değeri ! ). Bu isimler hepimizin “Ortak Kimlik Unsurları”dır. Bu isimlerin seçiminde bazı etnik grupları asimile etmek hedeflenmediği gibi -bunlar hiçbir şekilde- başka kimlik ( ırk, etnik köken, din, mezhep gibi ) mesajları vermezler. ( Türkiye-Türk / Almanya-Alman, Fransa-Fransız, Rusya-Rus, … gibi ) Ref. Türk, Türkiyeli . . . Herkül Millas ( Rum kökenli bir Türk Vatandaşı ) ( http://www.zaman.com.tr/yorum turk-turkiyeli_2063989.html ) 12-03-2013 Sen, bu vatanın yaşam kuralları ve vatandaşlık hukuku çerçevesinde bu vatanda yaşıyorsan, sen de TÜRKİYE’de her açıdan eşit bir TÜRK VATANDAŞI’ sın. Etnik kökenin ve dinin ne olursa olsun -vatandaşın ismi açısından- TÜRK’sün, TÜRKİYE CUMHURİYETİ devletine sahip ve ona tabi olan TÜRK MİLLETİ’ nin bir bireyisin . . . Böylece, TÜRK ismi hepimizi tanıtan bir ortak kimlik oluştururken, her birimiz kendi etnik, dini vb. kökenlerimize de -doğal olarak- sahip çıkabiliriz. Bu çerçevede berabersek, Ne mutlu -benim ve senin gibi- Türküm diyene. Dikkat edersen, “Ne mutlu etnik kökeni Türk olana” denmiyor. . . İşte Çeçen kökenli olan ben de -bu sade, çağdaş, gerçekçi ve birleştirici tanım ( Türkiye Cumhuriyeti’nin Vatandaşının İsmi = Türk ) çerçevesinde- vatandaşlık açısından “Türküm” demekten ve “Türk Milleti”nin bir bireyi olmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum. Bunun yanında, kendi etnik ve dini kökenlerimden de gurur duyduğum gibi, diğer vatandaşlarınkilere de saygı duyuyorum. Dünya üzerinde Türkiye’de yaşamak, Türk vatandaşı olmak, Türk Milleti’nin bir bireyi olmak için can atan milyonlarca insan varken, bizler de sahip olduğumuz bu ayrıcalıklarımızın kıymetlerini bilmeliyiz. Ben ve benim gibi düşünenler ( Türk vatandaşlarının büyük çoğunluğu ), bu yazıyı okuduktan sonra veya ileride bilinçlenerek samimiyetle bize katılmak isteyenlere de -Mevlana ve Yunus Emre gibi yaklaşarak- kucak açarız ( zamanında yanılarak veya yaşanmış haksızlıklara tepki vererek bölücü örgütlere destek vermiş olsalar bile… ). Başka görüşte olanları da hoşgörüyle karşılarız. Yeter ki, huzurumuzu kaçırmasınlar.
Şimdi gelelim, “TOPLUMSAL BARIŞ BİLDİRGESİ”ne ışık tutacak açıklamalara :
1 ) BİZ -ETNİK DEĞİL, ORTAK DEĞERLERİMİZ ÇERÇEVESİNDE- “TÜRKİYECİYİZ” Türkiye tarih boyunca onlarca medeniyetin beşiği olmuştur. Vatanımızda bizlerden önce yaşamış olan milletlerin hiçbirisi soykırıma uğrayarak ortadan kaldırılmadığına veya buhar olup uçmadıklarına göre, şimdi Türkiye’de yaşayan hepimizin genlerinde mirasçıları olduğumuz o tarihi vatandaşlarımızdan kalan unsurlar da vardır. Ayrıca, halen Türkiye’de onlarca değişik etnik kökenden gelen vatandaşlar yaşıyorlar ve birbirleri ile evlenerek kaynaşıyorlar. Dolayısıyla, Türkiye gibi bir vatanda etnik köken temelline dayanan bir milliyetçilik anlayışı çok sığ kalır. Bizim gerçekçi ve birleştirici “TÜRKİYECİLİK” anlayışımızın temelinde ortak vatanımızı ve milletimizi koruyup geliştirmek duyguları yatar. Bu akılcı ve yapıcı düşünce ve eylem akımı çerçevesinde : Paylaştığımız diğer ortak değerlerimize ( geçmiş, bugün, gelecek, kültür ), ortak çıkarlarımıza ve ortak geleceğimize sahip çıkarak kaynaşır ve güçleniriz. Az sayıdaki farklılıklarımızı ( etnik köken, din-mezhep ve anadil gibi ) milletimizi renklendiren değerler olarak görür, saygı duyar ve paylaşırız. Beraberce tüm dinlerin bayramlarını kutladığımız gibi, tüm etnik ve kültürel gelenekleri sürdürüp koruduğumuz gibi, milletimizin kaynaşmasını pekiştirecek “Toplumsal Kaynaşma Bayramı”nı da zevkle ve coşku ile kutlarız. “Toplumsal Barış” için “Türkiyecilik” anlayışı ne kadar önemli ise, “Sürdürülebilir Birliktelik” için de “Milli İlke” olarak sahip çıktığımız, “5 TEMEL İLKESİ o kadar önemlidir; Ortak Vatan, Ortak Millet, Ortak Tekil Devlet, Ortak Bayrak, Ortak Resmi Dil. Kısaca, ORTAK Vatan, Millet, Tekil Devlet, Bayrak, Resmi Dil Dünya üzerinde yaşayan herhangi bir grup insanın bölünmeden bir arada yaşayabilmesi ( Sürdürülebilir Birliktelik ) için gereken temel taşlarını içeren bu 5 TEMEL ilkesi -Avrasya’nın kalbi gibi çok kritik bir jeopolitik konumda yer alan- Türkiye için, gerekli olmanın ötesinde, yaşamsal bir önem taşır.
2) “EŞİT VATANDAŞLIK” TEMELİNDE, MİLLİ HEDEFİMİZ ; “UYGAR TÜRKİYE” UYGAR TÜRKİYE ( UT ) ; Çağdaş Uygarlık ve AB Standartları çerçevesinde, “Çağdaş Yaşam Koşulları ve Fırsatları”nın ve “Çağdaş Demokratik Hak ve Özgürlükler”in tüm vatandaşlara eşit koşullarda sunulduğu “Çağdaş Türkiye” olarak tanımlanabilir ( Vatandaşlar arasında hiçbir nedenle Ayırım veya Ayrıcalık yok Eşitlik var ). UT Projemiz ise, bu hedefe yaklaşabilmek için, Türkiye’nin “10 Ana Konu”daki ( EĞİTSEL, Demokratik, Diplomatik, Ekonomik, Teknolojik, Hukuksal, Sosyal, Kültürel, Yönetsel, Yapısal ; alt, üst yapı ) yaşam koşullarının geliştirilmesi” şeklinde özetlenebilir. İşte “Yol Haritası” böylece çizilmiş olan bu çok yönlü uygarlık ve kalkınma projesi toplumda kabul görebilir ve barış ortamını sağlayabilir. Bu süreçte kazanılacak çağdaş vatandaşlık hakları ırk-etnik köken, din-mezhep ve anadil farkı gözetmeden tüm Türk vatandaşlarına eşit olarak verilecek. Sahip olduğumuz haklar -gerçekçi, adil ve kaynaştırıcı yaklaşımlarla- sürekli iyileştirilecek. Örneğin, artık Türk vatandaşları arasındaki tüm etnik gruplar yasal çerçevede açacakları dil kurslarında çocuklarına kendi anadillerini öğretebilecekler. Anadil eğitimi yerel yönetimlerin açacakları kurslarda veya -Milli Eğitim Bakanlığının yönetmelikleri çerçevesinde- devlet okullarında da verilebilecek. Ama, Türkçe bazlı 12 yıllık temel okul eğitimi -tüm vatandaşlar için- zorunlu, kaynaştırıcı ve fırsat eşitliğini sağlayıcı bir ortak temel olmaya devam edecek. Hiçbir etnik grubun anadiline -yurt çapında veya bölgesel olarak- ayrıcalık ( ikinci resmi dil vb. ) tanınmayacak. Bu yaklaşım Kürt kökenli vatandaşların çok küçük bir bölümüyle yaşanan çatışma cephesini de rahatlatabilir ( ek getiri ). Ama, bu bir “Kürt Açılımı” değildir ( öyle bir sunuş yanlış beklentilere ve haklı tepkilere yol açar ), bunun “Çerkez, Laz, Tatar, Boşnak, Arnavut, Roman, Yörük, …, Alevi, Süryani, … Açılımı” olması da beklenemez.
3)“EŞİTLİK” için … “AYRIMCILIK” YAPMAYACAK, “AYRICALIK” İSTEMEYECEĞİZ Bizler bu vatanda Barış içinde yaşamak ( Sürdürülebilir Birliktelik ) istiyoruz. Bunun için tüm vatandaşların “Vatandaşlık Hakları” ve “Bireysel Özgürlük”ler açılarından Eşit olmaları gerektiğine inanıyoruz. Her türlü Ayrımcılık ( Irk, Din, Dil, Yaşam Tarzı, Bölge, vb.) ile Ayrıcalık ( Bölgesel Özerklik, İkinci Resmi Dil, vb.) taleplerinin Sürdürülebilir Birliktelik hedefimize zarar vereceğinin bilincindeyiz. Örneğin, bir vatandaş grubuna ayrıcalık verilmesinin -onlarca değişik kökenden gelen- diğer Türk vatandaşlarını rahatsız edeceğini biliyoruz. Dolayısıyla, hiçbirimiz kendimiz veya özel bir grup ( etnik, dini, vb.) vatandaş için ayrıcalık istemeyeceğiz. Hepimiz için daha çağdaş hakları ve özgürlükleri kazanma çabalarımızı hep beraber sürdüreceğiz. Bu çerçevedeki kazanımlardan tüm vatandaşların eşit olarak yararlanmalarına özen göstereceğiz. Kısacası, “EŞİTLİK için EVET ! . . . AYRIMCILIK ve AYRICALIK için HAYIR ! . . .” diyoruz.
4)LAİK DEVLET BASKICI DEĞİL, İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KORUYUCU OLACAK Kültürün en önemli temel taşlarından biri de Din’dir. Dinin kişisel veya siyasal çıkarlar için kullanılması ne kadar yanlışsa, dinin önemini göz ardı etmek, dini ve dindarları aşağılamak da o kadar yanlıştır. Laik devletten beklenen tüm vatandaşların inanç özgürlüklerini gönül rahatlığı ile yaşamalarını sağlamaktır. Bu çerçevede, Türkiye’de yaşayan vatandaşların büyük çoğunluğunun dini ve “Azami Müşterekler” hazinemizin en değerli unsurlarından biri olan İslam dinine özel bir yer vermemiz gerekir ki, vatandaşların büyük çoğunluğunun daha rahat ve gönülden kaynaşmalarını sağlayabilelim. İslam dinine özel yer vermek derken toplumda layık olduğu saygın yeri vermekten bahsediyoruz. İslam dinine böyle yaklaşırken diğer dinlere de aynı saygı ile yaklaşılacak ve tüm vatandaşların inanç özgürlükleri Laik Devlet tarafından korunacak. Din ve mezhep seçiminin ve uygulamalarının bireyin özeli olduğu bilinci paylaşılacak. İnanç özgürlüğü sağlanırken, dini kullanarak topluma baskı yapılmasına ve bireylerin yaşam özgürlüklerinin ( tarzlarının ) kısıtlanmasına izin verilmeyecek.
5)) ÜNİTER ve SOSYAL DEVLET TÜM VATANI, TÜM VATANDAŞLARI, DEMOKRASİYİ, İNSAN HAK ve ÖZGÜRLÜLERİNİ KORUYUP GELİŞTİRECEK Güneydoğu Anadolu’da 30 yıldır sürmekte olan silahlı çatışmalardan, vatanımızın belli bölgelerinin ve çok sayıda vatandaşımızın zarar gördükleri biliniyor. Sosyal devletimiz -“Doğal Afet”lerde yaptığı gibi- o bölgelerde yaşanmış olan “Sosyal Afet”lerin de zararlarını gidermek için kısa, orta ve uzun vadeli çözümler üretecektir. Bu çözümler yanlışları düzeltme, yaraları sarma ve normal hayata geçiş için destek olma şeklinde olacak. O bölgelere özel, akılcı ve her adımı titizlikle planlanıp uygulanacak “Sosyal Devlet” yaklaşımları geliştirilecek. Devlet alt+üst yapı projeleri ile yetinmeyecek. Oradaki vatandaşlarımıza iş ve aş sağlamak için -karlılığına bakmadan- üretim tesisleri kuracak veya çok özel teşvikler vererek kurdurtacak. Fırsat eşitliğini sağlamak için de eğitime ağırlık verecek. Bölgedeki feodal ağalık yapısının zararlarını en aza indirecek projeler geliştirip uygulayacak ( Toprak + Ağa Reformu ). Ama, bu çözümler hiçbir zaman vatanın bir bölgesine ve/veya vatandaşların bir bölümüne kalıcı ayrıcalıklar vermek şeklinde olmayacak, o bölgelere federal sisteme benzer bir düzenleme ( bölgesel özerklik gibi ) getirilmeyecek. ( Tekil devlet ve yerel yönetim sistemlerimiz gerektikçe iyileştirilebilir, ama bütünlüğü bozacak bir federal sisteme hiç gerek yok ; Vatandaşlar -ortak zenginliğimizi oluşturan- etnik, kültürel ve dinsel çeşitliliklerini demokratik yollardan seçilen yerel yönetimlerin olanaklarıyla ( zaman, zaman birkaç belediye bir araya gelerek, gerektiğinde, valiliklerin ve merkezi hükümetin çeşitli organlarından da -Kültür Bakanlığı gibi- destek alarak ) yaşayabilirler ) Devlet tekil olmasından hareketle tüm vatanda, sosyal olmasından hareketle de tüm vatandaşlar için demokrasiyi, evrensel insan haklarını ve özgürlüklerini sağlayacak ve koruyup geliştirecek.
6)VATANIMIZA, ORTAK DEĞERLERİMİZE, ÇIKARLARIMIZA ve GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ. EMPERYALİST BÖL-YÖNET OYUNLARINA GELMEYECEĞİZ Türkiye’miz dört mevsimin yaşandığı iklimiyle doğal güzellikleriyle ve yer altı kaynaklarıyla, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle, çok önemli ve avantajlı jeopolitik konumuyla dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir vatandır. Herkesin imrendiği bu vatan için yüzyıllar boyunca sayısız savaşlar yapılmıştır. Hiç bir savaşa girmeden böylesine cennet bir vatanda bir dönem ( kişi başına ortalama 70-80 yıl ) yaşama şansını yakalamış olan bizim kuşağımız, bunun çok değerli bir şans olduğunun bilincine varmalı. Bilmeliyiz ki, bizler sadece Osmanlı’ nın, Selçuklu’ nun, Oğuz’ ların ve diğer tarihi Türk devletlerinin değil, aynı zamanda bu topraklarda yaşamış olan çok başka uygarlıkların da ( Sümer, Asur, Hitit, Pers, Urartu, Kommagene, Frigya, Lidya, İyonya, Roma, Bizans, Ermeni, Ceneviz, Venedik, Arap, Moğol … ) mirasçılarıyız. Bizler, bu aziz vatanda mirasyediler gibi yaşayamayız. Bilmeliyiz ki, geçici bir süre yaşamakta olduğumuz bu cenneti cehenneme dönüştürmeye hakkımız yoktur. Hatırlamalıyız ki, bizleri kaynaştıran benzerliklerimiz farklılıklarımızdan çok daha fazla, önemli ve köklüdür. Bu ortak değerlerimizin sunduğu “Azami Müştereklerde Birleşme“ şansının hakkını vererek kaynaşmalı ve milli hedefimiz olan “Uygar Türkiye”ye odaklanmalıyız. Vatanımızdaki binlerce yıllık birikimin mirasçısı olan bu millet, emperyalistlerin “Böl-Yönet” tuzaklarına düşmez. Biz, bölücülerin yapay Sağcı-Solcu, Alevi-Sünni, Laik-Dinci tuzaklarına düşmedik, yapay Türk-Kürt tuzağına da düşmeyeceğiz. Milletimizi bölmeye, vatanımızı Yugoslavya veya Irak gibi parçalamaya çalışanlara izin vermeyeceğiz. Bu vatan hepimizin. Hepimiz eşitiz. Sorunlar hepimizin. Hepsini -şiddetten uzak durarak- beraberce çözeceğiz. Hepimiz “Uygar Türkiye” hedefine odaklandığımızda, toplumdaki gerilim hızla düşecek ve ilk kazancımız “Toplumsal Barış” olacak.
7)ÖN YARGISIZ İLETİŞİM+UZLAŞMA+İŞBİRLİĞİ ( İUİ ) KÖPRÜLERİ KURACAĞIZ, GELECEĞİ -GEÇMİŞE TAKILMADAN- KURACAĞIZ
Çok değerli bir vatanımızın olması parlak bir gelecek kurabilmemiz için büyük bir avantaj sağlıyor ama bu yeterli değil. Hedefi tutturabilmemiz için güçlü bir millet olmayı da başarabilmeliyiz. O cephede de çok önemli avantajlarımız var ; Genç oranı yüksek olan 80 milyona yaklaşan nüfusumuzla, yaratıcı, yeniliklere açık ve zor şartlara kolayca uyum sağlayan vatandaşlarımızla, sağlam değerlerimizle, dayanışma yönü kuvvetli aile yapımızla biz temelde güçlü bir milletiz. Birbirimizin sosyal, kültürel ve etnik değerlerine saygı duyarak birbirimize sahip çıkarsak, olaylara “Benim“ değil “Bizim” açımızdan bakarsak çok daha güçlü bir millet olabiliriz. Dolayısıyla, birbirimizle önyargısız İletişim+Uzlaşma+İşbirliği köprüleri kurmalıyız. Bunu, sadece “Toplumsal Kaynaşma Bayramı”nda değil, her zaman hatırlamalı ve uygulamalıyız. Geçmişte ( zaman, zaman ve yıllar boyunca ) yetki sahibi bireyler bu konuda hatalar yapmış ve neticede bir grup ( etnik ve/veya dini ) vatandaşımız zarar görmüş olabilir ( başka ülkelerin tarihlerinde de yaşandığı gibi ). Şimdi her konuyu rahatça değerlendirebilme özgürlüğünü kazandığımız günümüzde, hepimiz ( bilgi sahibi olan-olmayan ) geçmişte yaşanan her tersliği ( yüzlercesi bulunabilir ) tartışmaya başlarsak ister-istemez kapanmış yaraları kaşımış oluruz. Sonunda, birbirimizden soğuyup uzaklaşırız, güçlü bir Millet olamayız. Hepimiz geçmişten ders alarak –ama, geçmişe takılmadan, kin ve intikam duygularına kapılmadan- gelecek için yeni sayfalar açmalıyız. Doğrusu, bu olayları ve süreçleri en iyi değerlendirebilecek olan tarihçilere emanet etmektir ( Ermeni olayları konusunda devletimizin önerdiği gibi ). Bu çerçevede, halen süregelen yanlışlar varsa, onlar da en kısa zamanda saptanıp, düzeltilmeli ( Alevi vatandaşlarımızın dini özgürlüklerini tam olarak yaşayamamaları gibi ).
8)ATATÜRK’ün “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” İLKESİ ÇERÇEVESİNDE KENETLENEREK DÜNYAYA ÖRNEK OLACAĞIZ
Cennet vatanımızda binlerce yıl boyunca, çok çeşitli kökenlerden gelen tarihi vatandaşlarımızın -savaş olmayan dönemlerde- birbirlerinin adet ve değerlerine saygı duyarak barış içinde bir arada yaşadıklarını ve o dönemlerde dünya uygarlığına çok değerli katkılarda bulunduklarını biliyoruz. Şimdi sıra bizde, bu vatanda nasıl yaşayacağımız konusunda bir seçim yapmalıyız : Ya, her kışkırtmaya bilinçsizce kapılan vatandaşlar birbirleriyle, devlet de vatandaşlarla didişip duracak. Neticede, her açıdan çok büyük zararlara uğrarken, bu vatanı cehenneme çevirme konusundaki eşsiz becerilerimizle düşmanlarımızı memnun ederken, dostlarımızı üzmeye devam edeceğiz… Ya da, bilinçli seçimler yaparak yeni bir barış ve huzur dönemini başlatacak ve dünya tarihine altın harflerle yazılacak daha nice yüzyılları beraberce ( bizler, çocuklarımız, torunlarımız, . . . ) şekillendireceğiz. Bizler, bilinçli olduğumuz kadar da gerçekçiyiz : Çoğunluğu yüzyıllardır süregelen sorunlarımızın tümüne kısa zamanda çözüm bulamayacağımızı biliyoruz. “Toplumsal Barış”ı sağlayıp korumak ve “Uygar Türkiye”ye yaklaşmak için sürekli olarak yeni projeler geliştireceğiz. Atatürk’ ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi çerçevesinde geliştireceğimiz projelerle, milletimizi ve vatanımızı yüceltirken, diğer milletlere de örnek ve yardımcı olarak, dünya barışına çok olumlu katkılarda bulunacağız.
9)BARIŞI SAĞLAMAK -SADECE DEVLETİN, HÜKÜMETİN, SİYASİ PARTİLERİN, STK’ LARIN DEĞİL- HEPİMİZİN GÖREVİDİR Oturduğumuz yerden başkalarının yaptıklarını ve vatanımızda yaşananları eleştirerek bir yere varamayız. Öncelikle, vatanımıza ve ortak geleceğimize sahip çıkmalıyız. Meydanı az sayıda olmalarına karşın çok ses çıkartanlara bırakamayız. Bu çerçevede, hepimize görev düşüyor ; Her kesimden ve her yöreden her Türk vatandaşının bulabildiği her fırsatta ve her ortamda yapabileceği her türlü olumlu katkıyı yapması gerekir. Kısacası, Toplumsal Barış’ı sağlamak ve onu koruyabilmek için yapılması gerekenler, karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde birbirlerine kenetlenerek ortak hedeflerine odaklanmış olan, tüm Türk vatandaşlarının sürekli ve yaşamsal görevleridir.
10)HEPİMİZ BARIŞ İÇİN YARIŞACAĞIZ. BARIŞI SAĞLAYIP UYGAR TÜRKİYE HEDEFİMİZE ODAKLANACAK ve 2023’ü HEP BERABER KUTLAYACAĞIZ. TÜRKİYECİ ( vatanımızı, milletimizi, ORTAK değerlerimizi, çıkarlarımızı ve geleceğimizi koruyup geliştiren bir düşünce ve eylem akımı, bir yaşam tarzı ), SİYASET ÜSTÜ, Siyasi Partilerden, İdeolojik, Etnik ve Dini gruplardan BAĞIMSIZ, ama bu gruplarla, Kamusal ve Özel Kurumlarla ve STK’ larla işbirliğine açık, bütün vatandaşları kucaklayan, onları şiddetten uzak durmaya ve “UYGAR TÜRKİYE” için İletişim+Uzlaşma+İşbirliği’ne davet eden bu BARIŞÇI Sivil Toplum ve Sosyal Sorumluluk Projesinin ( www.uygarturkiye.org ) işbu Strateji Belgesinde özetlenen “Gerçekçi , Yapıcı ve Birleştirici Yaklaşım”a devlet ve millet olarak samimiyetle sahip çıktığımızda, tüm vatandaşlarımız aynı milletin eşit ve özgür birer bireyi olduklarını hissedecekler. Neticede, hiçbir vatandaşımız bölücü eylemlere kalkışmak veya destek vermek ihtiyacını-arzusunu duymayacaktır. TB <> UT projemizde tüm vatandaşlarımıza faydalı olacak önerilerde bulunduğumuz için şimdiden tüm vatandaşlarımız ile gönül birlikteliği içinde olduğumuzu biliyoruz. Zamanla projemizi tanıyacak olan her kesimden vatandaşlarımızla rahat bir şekilde işbirliği yapabileceğimize inanıyoruz. Yeter ki, bu proje yurt çapında hızlı ve doğru bir şekilde tanıtılsın. TB<>UT projemizin hepimizin ( Anonim ) olmasını hedefliyor ve projemizi tanıyıp takdir eden vatandaşlarımızı, bireysel ve/veya kurumsal olarak, erişebildikleri her ortamda ve her kanaldan tanıtım yapmaya davet ediyoruz. Böylece, geliştirilecek “Toplumsal Bilinçlenme” ile, öncelikle Güneydoğu Anadolu’daki “Kardeş Kavgası”nı sonlandırarak “Toplumsal Barış”ı sağlayacağız. “Toplumsal Yara”ları saracak ve “Toplumsal Kaynaşma”yı sağlayarak çok daha “Uyumlu, Huzurlu ve Güçlü bir Millet” olacağız. Bu sürecin paralelinde de, “Sürdürülebilir Kalkınma Seferberliği”mize omuz vererek “UYGAR TÜRKİYE” hedefimize koşacağız. Evet, barış ve kaynaşmayı sağlayıp uygarlığa koşabilmemiz için siz sevgili vatandaşlarımın tümünü uzun soluklu bir yarışa davet ediyorum. Bu yarış hiç de kolay geçmeyecek. Artık kan ve gözyaşı dökülmesini önlemek için çıkacağımız bu yolda bolca ter dökmeye hazır olmalıyız. Her koşulda, sabırla ve hiç yılmadan yarışa devam etmeli, eski hatalarımızdan dersler çıkartarak her yeni aşamada daha bilinçli, yapıcı ve birleştirici adımlar atmalıyız. Özellikle gençlerimizi bilinçlendirmeli, karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde iletişim kurarak kaynaşmalarını ve uzlaşarak işbirliği yapmalarını sağlamalıyız., hepinizi ufuktaki milli hedefimize odaklanmaya davet ediyorum ;
“ HEDEF >>> 2023 “ ( Türkiye Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünü,
hep beraber -en az 10. Yıldönümündeki heyecan ve coşku ile- kutlamak ).
Ne dersiniz ? . . . Var mısınız ? . . . Syg / HH ( Haluk Hoca )
AÇIKLAYCI NOTLAR
1 ) “1O ANA KONU”da YAPILACAK ÇALIŞMALARIN GENEL ÇERÇEVELERİ
Demokratik : Parlamenter sistemimizi ve demokratik haklarımızı iyileştirmek
Diplomatik : Milli çıkarlarımızı uluslar arası alanda korumak ve geliştirmek
Ekonomik : Vatandaşa iş ve aş sağlamak. Dünyadaki ilk 10 arasına girmek
Teknolojik : Yeni teknolojiler için Ar-Ge ve Ar-Ku ( dünyada Araştır-Kullan )
Hukuksal : Çağdaş Hukuk Standartlarını yakalamak ve geçmek
Sosyal : Vatandaşlık Bilincini ve Toplumsal kaynaşmayı geliştirmek
Kültürel : Ortak ve farklı kültürel değerlerlerimizi korumak ve geliştirmek
Yönetsel : Tekil devletimizi koruyarak daha verimli çalışmasını sağlamak
Yapısal : Yol,su,elektrik,…(alt yapı), hastane,okul,spor tesisleri,…(üst yapı)
EĞİTSEL : Vatandaşları eğiterek, daha bilinçli, yeterli ve üretken kılmak
2 ) 2 ) YIPRANMAMIŞ, GERÇEKÇİ ve BİRLEŞTİRİCİ KAVRAMLAR :
TÜRKİYECİLİK : Vatanımızı, milletimizi, ortak değerlerimizi ve çıkarlarımızı koruyup geliştiren bir düşünce ve eylem akımı, bir yaşam tarzı.
TÜRKİYECİ : Vatansever + Irkçı olmayan Milliyetçi ( Etnik değil !… Ortak değerlerimiz ve çıkarlarımız çerçevesinde ). Vatandaşlar arasında hiçbir ayırım yapmayan bu şemsiye kavramlar bilinçlenmiş vatandaşlarca doğal karşılanıp benimseniyorlar.
NOT : TÜRKİYECİ ve TÜRKİYECİLİK kavramlarını -“TC vatandaşlarının ismi” için önerilen- TÜRKİYELİ kelimesi ile karıştırmamak gerekir.